İlk oyunu ve DLC’sini oynayanlar için bile kaçırılmaması gereken bir oyun. Herkese hitap etmeyi başarabiliyor ve aynı zamanda hardcore oyuncuları da başından kaldırmıyor.

binding-of-isaac-1

The Binding of Isaac: Rebirth ilk duyurulduğunda açıkçası biraz üzülmüştüm. Edmund McMillen ve ekibinin şimdiye kadarki işlerinden (bkz. Super Meat Boy) ortaya çok yaratıcı yeni fikri mülkler çıkaracağına adım gibi emindim ve onlar hala eski bir oyun üzerinde –ve hatta bir DLC’si de olan bir oyun üzerinde- çalışıyorlardı. Tabii ki McMillen’ın ilk oyunu istemeyerek flash bazlı yaptığını, bu yüzden oyundan çokça şeyi çıkarmak zorunda kaldığını ve oyunun grafiklerinden hiç de memnun olmadığını o zamanlar bilmiyordum ve aklıma ilk olarak oyuncu kitlesi hazır bir oyunla para sağmaya çalıştıkları fikri gelmişti. Yanıldığımı anlamam hiç de uzun sürmedi.

binding-of-isaac-2

Rebirth yukarıda da bahsettiğim üzere bir remake (McMillen bu oyunda Cave Story+ ‘den tanıdığımız Nicalis ile çalışmış.) ve oyuna ciddi miktarda içerik eklense de Rebirth’ün hikayesi ve oyun mekaniği ilk oyundan farklı değil. The Binding of Isaac kendini çok güzel ifade ediyor gerçi ama hikaye kısaca şöyle: Görebileceğiniz en sevimli karakterlerden biri olan küçük Isaac’in annesi sürekli izlediği Hıristiyan yayınlarının etkisi altında kalır, Tanrı’dan emir aldığını düşünür ve tıpkı Hz. İbrahim’in hikayesinde olduğu gibi çocuğunu kurban etmeye kalkışır. Isaac ise kendini zar zor bodruma atar ve çarpık, tuhaf yaratıklara karşı gözyaşlarıyla savaşmaya başlar. Oyunun asıl derdi hikaye anlatmak değil ama popüler kültüre, oyun kültürüne (ve yapımcının eski oyunlarına) göndermeler ve kaçınılmaz olarak dini temalar oyunun her köşesine işlemiş durumda ve The Binding of Isaac bu temaları sanat tasarımıyla o kadar başarılı ve en az bir o kadar şirin bir yolla birleştiriyor ki harcanan emeğe hayranlık duymaktan kendinizi alamıyorsunuz.

binding-of-isaac-3

The Binding of Isaac kavranması çok basit ama ustalaşması dikkat ve tecrübe isteyen bir oynanışa sahip. Isaac oda oda geziyor, ordan burdan eşya toplayıp güçleniyor ve gözyaşlarıyla bölüm sonundaki bossu da yenip bir alt kata iniyor. Önceden uyarmakta fayda var, oyun gerçekten zor ve ilk birkaç seferinizde oynun gözünüzü korkutması gayet olağan bir durum çünkü oyunda permadeath, yani kalıcı ölüm var. Demek oluyor ki karakteriniz öldüğünde her şeyi kaybediyorsunuz ve oyun bitiyor, en baştan başlıyorsunuz. Fakat her oynayış yeni eşyaları ve yeni karakterleri kullanabilir hale getirdiği için restarta basmakta hiç tereddüt etmiyorsunuz. Zaten oyunun en başarılı yanı kuşkusuz barındırdığı çeşitlilik ve her restarta basışınızda sizin karşınıza öncekinden tamamen farklı bir oyun sunabilmesi. Gerçekten çok sayıda farklı odanın, eşyanın ve düşmanın tamamen rastgele şekilde karşınıza çıkması bir iki dakika geçmeden oyunu bir önceki oturuşunuzdan apayrı bir deneyim haline getiriyor ve bir sonraki sefer karşınıza ne çıkacağını asla kestiremiyorsunuz. Bu yüzden de önerim oyuna hakikaten hakim olup altını üstüne getirene dek internetten tam çözüm, wiki vesaire okumamanız ve kendinizi oyuna bırakıp onu olabildiğince kendiniz keşfetmeniz. Dilencilere para vermekten, kayaları patlatmaktan, bulduğunuz hapları içmekten veya paranızı arcade salonunda harcamaktan asla çekinmeyin!

 

Peki ya ilk oyunu oynayanlar için Rebirth fazladan neler sunuyor? Oyun ilk başta biraz fazla retro gözüken 16-bit grafiklere kavuşmuş. Tüm ışıklandırmalar, ateş, su ve duman efektleri baştan ele alınmış, dinamik hale getirilmiş ve yeni müziklerin de yardımıyla ortaya daha etkileyici bir atmosfer çıkmış. Oyuna tamamen yeni odalar, daha büyük oda tasarımları, birçok yeni challenge seçeneği ve bir o kadar da yeni düşman ve boss eklenmiş. Ve tamı tamına 160 tane yeni, açılabilir eşya gelmiş! (Bu demek oluyor ki artık 450’nin üzerinde eşyaya sahipiz!) Bunların yanında bir sürü hata düzeltmesi ve başka detaylar tabii ki var ama ben gözden kaçmayacak başlıca birkaç sisteme değinmek istiyorum. Artık birden fazla save slota sahibiz ve ayrıca oyundan çıksak veya oyun bir şekilde hata bile verse bu elveda demek değil; tekrar en son girdiğimiz odanın önünden oyunumuza devam edip eğlencemize bakıyoruz.

binding-of-isaac-4

Oyun yeterince zor değilmişçesine artık bir Hard Mode seçeneği de var ve sadece bu modla açılabilen eşyalar olduğunu da belirteyim, hiç değilse deneyimli oyuncular için çok güzel bir haber. Bundan başka Rebirth ile oyunda pause menuden seed’imize ulaşabiliyor ve sonraki seferlerde bunu kullanabiliyoruz. (Türe yabancı olanlar için seed kısaca bölümleri rastgele oluşturulan oyunlarda her farklı bölüme atanan karakterlerdir.) Eskiden Windows, Mac ve Linux ile sınırlı platformlara ise PS4 ve PSVita da eklenmiş durumda. Son büyük değişiklik ise oyuna local co-op gelmesi. Sadece tek bilgisayardan oynamak buruk bir mutluluk yaratsa da bir kalbinizi yanınızdakine verip Isaac’in tadını co-op olarak çıkartmak kesinlikle eğlenceli bir yenilik olmuş.

Daha fazla konuşup ne beklentiyi daha da artırmak ne de oyunun sürprizini kaçırmak istesem de Rebirth övgüyü gayet hak eden bir yeniden yapım olmuş. Bilgisayar oyunları ofiste oynadığınız solitaireden ibaretse, sadece büyük bütçeli AAA yapımları takip ediyorsanız veya tarım aracı simülasyonları hariç oyun oynamıyorsanız bile The Binding of Isaac’e bir şans verin. Zaten uzun süre başından kalkamayacaksınız.